Похожие презентации:
Genel i̇leti̇şi̇m. Sözsüz i̇leti̇şi̇m
1. GENEL İLETİŞİM
5. ve 6. HAFTASÖZSÜZ İLETİŞİM
2.
• İnsan bedenini kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez.Bedenimiz olaylara veya durumlara karşı çok daha kendiliğinden
tepkiler verir.
• Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin ardına gizlememiz
mümkündür ama, beden dilimizi gizlememiz çoğu zaman mümkün
değildir.
• İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerinin değil;
yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarının da ayırdına varır.
3.
• Sözel olmayan iletişim; kelime kullanmadan yapılan iletişim; birbireyin ses kullanmadığı zamanlarda ortaya çıkan iletişim biçimi, başka
birinin de anlamları kavraması için kişilerin yaptığı her şeydir.
• Dolayısıyla, beden dili, yüz ifadesi, giyim kuşam, çevresel faktörlerin
iletişimdeki etkisini tanımlayan ve açıklayan bir disiplin gibi yaklaşım
ve tanımlarla karşılaşmak söz konusudur.
• Sözsüz iletişimin önemli işlevleri vardır. Bunlardan birincisi;
• Sözsüz iletişim yoluyla bir takım anlamlar iletilebilir. Örneğin yakamıza
taktığımız rozetle mesleğimizi, başımızı sallayarak bir görüşü
onayladığımızı, dostumuzun elini tutarak onu sevdiğimizi ifade
edebiliriz.
• İkinci işlevi ise; sözlü iletişimin desteklenmesi, onun akıcılığına katkıda
bulunmasıdır.
4.
• Konuşan kişi yüzünü ve bedenini kullanarak sözlü anlatımı destekler.Dinleyen ise, sergilediği yüz ve beden ifadeleri ile konuşana geri
bildirim verir. Bu sırada konuşan kişi, karşısındakinin söylediklerini
anlayıp anlamadığını ya da sıkılıp sıkılmadığını onun davranışlarından
tahmin etmeye çalışır.
• Sözlü iletişim unsurlarından iki tanesi kişiler arası iletişimde önemli rol
oynar.
• Göz kontağı ve vücutla yönelme.
5.
İnsanlar sözsüz iletişimi şu nedenler ile kullanır.• Sözcüklerin sınırlılığı vardır.
• Sözsüz işaretler güçlüdür.
• Sözsüz mesajlar daha inanılır ve güçlü olurlar.
• Karmaşık mesajları göndermede yardımcı olacak ayrı bir kanala ihtiyaç
vardır.
6. Sözsüz İletişimin Özellikleri
• Kişilerarası yüz yüze iletişimde düşünceler sözlü, duygular ise sözsüzdil ile anlatılır. Öyle ki beden diliyle verilen mesajlar insanlarla
anlaşmada en temel araç niteliği taşır.
• Beden, ses ve sözcüklerin «tavırsal iletişime» katkıları yüzdesel olarak;
Beden dili %60, ses %30 ve sözcükler %10 etkilidir.
• Bu sonuçlara göre sözcüklerin etkisi zannedildiği gibi yüksek değildir,
beden dili ise mesajın iletilmesinde en etkili öğedir.
7.
Sözsüz iletişimde kullanılan kodların ortak özellikleri• İletişimsizliği imkansız kılma: Aynı ortamda bulunan kişiler
konuşmasalar da değişik türde mesaj akışı olur. Davranışlar, giyim
kuşam, yüz ifadeleri hatta suskunluk biçimleri, örneğin kişilerin
statüleri, karşılıklı ilişkileri ve duyguları hakkında bilgi aktarır.
• Konuşma dilinin duyguları dile getirmedeki sınırlılığı sözsüz iletişimle
çoğu kez aşılmaktadır. Duygusal konuşmalarda daha çok mimiklere ve
jestlere başvurulur. Bakışlar, dokunuşlar, uzak duruşlar, el, kol, baş
sallamalar birçok sözden daha iyi biçimde duygu aktarır.
8.
• Kişiler arası ilişkilerin tanımlanması ve belirlenmesinde sözsüziletişimin önemli katkısı vardır. İlişkileri tanımlama ve belirlemede
kişinin yakın ya da uzak duruşu, giyimi, ses tonu gibi sözsüz iletişim
öğeleri, onunla ilişkimizi belirlememize yardımcı olur.
• Sözsüz iletişim, sözel iletişimin içeriği hakkında bilgi verme özelliğine
sahiptir. Yani sözlü mesajın yorumlanmasına ipucu verir.
9. Sözsüz İletişimin İşlevleri
Tamamlama İşlevi• Sözsüz öğelerin sözel iletiyi tamamlama ve etkisini arttırma işlevi
vardır. Ses tonu, yüz ifadesi, el/kol hareketleri, insanlar arası mesafe
hep sözel iletiyi tamamlar.
Çelişme/Yalanlama İşlevi
• Bazı zamanlar sözel iletilerimizle sözsüz iletilerimiz birbiriyle
çelişebilmektedir. İstemeden ancak kendimizi tutamadığımız için
güldüğümüz ya da bize göre gülünecek bir şey olmamasına karşı,
karşımızdakine ayıp olmasın diye gülmek zorunda kaldığımız durumlar.
10.
Tekrarlama İşlevi• Tekrarlama işlemi tamamlamadan farklıdır. Sözel iletiyi vurgulama ya
da açık hale getirme işlevi vardır. Örneğin kahvehanede iki çay isterken
çaycı sizi duysa bile sözlü olarak söylemenin yanında bir de elinizle iki
işareti yaparsınız. Ya da birisine «gel» derken aynı zamanda elinizle gel
işareti yaparsınız.
Düzenleme İşlevi
• Genellikle bir sözel diyalogu düzenlemek için işler. Birinin ses
tonundaki düşüş konuşmanın sona geldiğini hatırlatır. Buda iletişimde
taraflar arasında bir sıra düzenlemesi imkanı verir.
11.
Sözün yerini alma işlevi• Sözün yerini alma işlevi bazı nedenlerden ötürü sözel iletişimin sözsüz
iletişime dönüştüğü durumlarda söz konusu olur. Bir arkadaşınız sizi
utandıracak bir anıyı diğer arkadaşınıza anlatmak üzereyken siz
anlatma diyemez ama kaşlarınızı kaldırır ya da işaret parmağınızı
dudaklarınızın önüne getirirsiniz.
Vurgulama işlevi
• Sözlü iletilerde önemli bir noktayı vurgulamak için kullanılır. Örneğin
iyi bir konuşmacı, konuşmanın önemli bir noktasında önce ya da sonra
bir süre duraklar veya dikkat çekmek ve vurguyu artırmak için masaya
elini vurur, sesini birden yükseltir.
Resmetme İşlevi
• Sözlü kelimelere eşlik eder ve vurgu ile ekleme yapar. Elle kaçan
balığın büyüklüğünü gösterme gibi.
12. Sözsüz İletişim Türleri
1. Beden Dili• İletişimde söylediğimiz şeyler kadar söylemediğimiz şeyler de
önemlidir. Konuşurken duygu ve düşüncelerimizden farklı konuşabilir,
ancak konuşmadığımız zamanlarda beden dilimiz konuşmaya devam
eder.
• Beden dili hareketlerini altı grup altında toplayarak inceleyebiliriz.
Beden duruşu, baş hareketleri, gözler, yüz ifadeleri, el, kol ve bacak
hareketleri, oturma şekilleri.
13.
1.1. Beden Duruşu• Kişinin bedensel duruşu, içinde bulunduğu durum hakkında bilgi verir.
Beden duruşuna bakarak, kişinin iç dünyasıyla, duygu ve
düşünceleriyle ilgili ( güvensiz, kararsız, utangaç, ilgisiz, kırgın vb. ) fikir
sahibi olabileceğiniz gibi, kişilerin grup içindeki vücudunu yönlendiriliş
biçimlerine bakarak da birbirleriyle olan iletişimleri hakkında ipuçları
elde edebiliriz.
• Merkezimiz açık, kapalı, saldırgan veya uysal olabilir.
• Ayakta durarak ve yüzümüzü dönerek iletişimde bulunduğumuz kişiye
karşı açık bir merkez oluştururuz.
• Ceketimizi veya yeleğimizi düğmeleyerek, kollarımızı kavuşturarak,
iskemleye tersinden oturarak veya karşımızdaki kişiyle yüz yüze değil
de omzumuzun üzerinden konuşarak merkezimizi kapatırız.
14.
• Göğsümüz dışarıda, omuzlarımız geride ve çenemiz dışarıdaykenmerkezimiz saldırgandır.
• Omuzlar kısılıp aşağı düşünce ise merkezimiz uysaldır.
Ayakta duruş şeklinde olduğu gibi, kişinin oturuş esnasında bedeninin
aldığı biçim, onun iç dünyası hakkında fikir verir.
• Omuzların düşük olması yorgunluk ve bıkkınlık, omuzların dik olması
ve göğüslerin dışarıda olması kendine güven mesajı verir.
• Dik bir oturuş, güven, canlılık ve hayat enerjisi ifadesidir. Çökük bir
oturuş ise çekingenliği ve kişinin azalmış hayat enerjisini gösterir.
• Bedenin yanındaki kişiye eğilmesi tahmin edilebileceği gibi o kişiye
duyulan bir ilginin işaretidir. Aksi yönde eğilmek ise duygusal veya
zihinsel olarak uzaklaşmayı ifade eder.
15.
1.2. Baş Hareketleri• Karşıdaki konuşurken sık sık başın hafifçe aşağı yukarı hareket
ettirilmesi ona, dinlediği ve anlaşıldığı hissi verir. Ya da başın iki yana
sallanması, söylediklerini onaylamadığı, kabul edilmediği anlamına
gelir.
• Baş yukarı doğru döndürülmüş ise üstünlük gösterir. Aşağı doğru ise,
uysallık ya da boyun eğmedir.
• Başınız başkaları çizgisi ekseninde dönükse, anlaşma duygusu yansıtır.
İletişim kurduğunuz kişiden başka bir yana dönükse, bu bir
anlaşmazlık işaretidir.
16.
A – Baş dik ve düz şekilde. Duygularımız konusunda nötr bir tavır.B – Baş bir yana doğru hafifçe eğiliyor. Kişi konuyla ilgilenmeye
başladı.
C – Tavrın olumsuz, eleştirel ya da yargılayıcı.
D – Karşıdaki kişi konuşmanız esnasında başını arkaya doğru atıp
elinde ki bir şeyle ilgileniyorsa, örneğin elindeki kalemle
oynuyorsa, gözlüğünü çıkarıp hareket ettiriyor ya da ağzına
götürüyorsa konuyla ilgilenmeye başladı ve vakit kazanmaya
çalıştığı anlamına gelir.
E – omuzlar düşük, el çenenin altında, çene kavranarak tutularak
dinleme, içinde bulunduğu durumdan sıkıldığı anlamına gelir.
F – kişi konuşurken, baş hafifçe öne eğik ve kısa sürelerle el ağız
önünde bariyer oluşturuyorsa, bu durum kişinin söylememesi
gereken şeyleri ağzından kaçırma ihtimaline karşı savunma hali ile
ağız koruma tavrı ya da yalan söyleme eğilimi olduğunu gösterir.
G – Baş hafif yana eğik halde ensesini birkaç kez arka arkaya
kaşıyarak sizi dinleyen ya da konuşmaya başlayan, sizinle aynı
fikirde olmayan vücut tepkisi anlamına gelir.
H – El çene altında, parmak uçları ya da tırnaklar dişlerin arasında
ise, kişi kendini güvensiz hissediyor veya kaygılı olduğu şeklinde
yorumlanabilir.
17.
1.3. Gözler• Göz teması, bakış ve süresi, gözbebeklerinin büyüklüğü/küçüklüğü,
göz kırpma şekli, göz sulanması vb. önemli derecede bilgi kaynağıdır.
• Gözler çoğunlukla refleks olarak tepki verdiği için onlara müdahale
edemeyiz. Bu nedenle iç dünyamızı yansıtan en önemli sözsüz iletişim
aracıdır. ( gözler kalbin aynasıdır. )
• Göz teması kendine güven göstergesidir. Az göz teması güvensiz bir
imaj ortaya çıkarır, aşırı göz teması ise bakış şekline bağlı olarak
hayran ya da saldırgan izlenimi bırakır.
18.
• Kişinin ruh hali ve tavrı olumludan olumsuza veya olumsuzdanolumluya geçerken gözbebekleri küçülür veya büyür.
A – Heyecanlanan birinin gözbebekleri normal boyutundan dört
katına kadar çıkabilir. Tam tersine, kızgın olumsuz bir ruh hali
gözbebeklerinin minik olmasına yol açar.
B – Karşımızdaki kişiyle konuşurken onun gözleriyle alnı arasındaki
bölgeye bakıyorsak bu «iş bakışı» olarak adlandırılır. Kişiye karşı
resmiyet duyduğumuz ve onun da bize karşı öyle davranması
gerektiğini işaret eder.
C – Gözlerle ağız arasında kalan bölgeye bakılmasına «sosyal bakış»
denir. Samimi, sıcak sohbetlerde göze çarpar. Günlük hayatta en çok
kullanılan bakıştır.
D – Bakış gözlere ve çenenin altından kişinin vücudunun diğer
bölgelerine doğru olan bakış ise «mahrem bakış» olarak adlandırılır.
E – ilgi veya saldırganlık iletmekte kullanılır. Hafif kalkmış kaşlar ve
bir gülümsemeyle ilgi anlamına gelip flört işareti olarak adlandırılır.
«Yan bakış»
F – Aşağıya dönük kaşlar, çatık alın veya aşağıya dönük ağız köşeleri,
şüpheli, saldırgan veya eleştirel bir tavır anlamına gelir.
G – Gözle dışarda bırakma, bilinçsizce yapılır ve o kişinin sizden
sıkılması veya artık ilgilenmemesi ya da kendini sizden üstün
görmesi nedeniyle sizi görmemeye çalışmasından oluşur.
19.
1.4. Yüz İfadeleri• Karmaşık ve değişken olmaları nedeniyle yüz ifadelerini anlamak hiç
de kolay değildir.
• Neredeyse tüm duygu durumlarını sadece yüz mimikleriyle ifade
etmek mümkündür.
20.
1.5. El, Kol ve Bacak Hareketleri1.5.1. Eller
Açık avuçlar: Dürüstlük anlamına gelir. Örneğin her iki avucunu da
karşısındakine insana açık tutarak «sana karşı tamamen dürüst
olacağım»
Elleri ovuşturmak: insanın olumlu beklentiler içerisinde olması.
Başparmak gösterme: karakter güçlülüğü, ego, egemenlik, üstünlük ve
saldırganlık.
21.
A – Avuç içinin aşağıya baktığı durum karşıdakine eşit bir ilişkikurma şansı vermediğinden en saldırgan el sıkışma stilidir.
B – Eldiven şeklinde el sıkışma, bu hareketi yapan karşısındakine
güvenilir ve dürüst olduğu izlenimini vermeye çalışırsa da bu
tekniği yeni tanıştığı biri üzerinde kullandığında tam ters etki
yapabilir. Eldiven el sıkışı sadece iyi tanıdığınız insanlara
yapılmalıdır.
C – Ölü balık el sıkışı, kendine ve karşısındakine güvensizlik, iletişim
kurmama isteği ve motivasyon düşüklüğünü karşı tarafa iletmenin
en kolay yoludur.
D – İki el kullanarak el sıkışma, karşısındakine duyulan içtenlik,
güven veya hislerin derinliğini belirtmektir.
Dirsek kavrama, bilek tutmaktan daha fazla duygu iletirken, omuz
tutuşu üst kol kavramadan daha fazla duygu iletir.
Bilek tutma ve dirsek kavrama sadece yakın arkadaşlar ve akrabalar
arasında kabul edilebilir.
F – Omuz tutuş ve üst kol kavrama, karşı tarafın yakın mahrem
bölgesine girmek olup vücut teması da içerebilir. Bu hareket sadece
el sıkışma sırasında yakın duygusal bir bağ hisseden insanlar
arasında kullanılmalıdır.
G – Avucun aşağıya bakması gibi gergin kol uzatma da saldırgan bir
tavır olup, amacı sizi belirli bir mesafede tutmaktır.
H – Parmak ucundan tutma, kendine güven eksikliği.
I – Kol çekme hareketi, karşısındakini kendi bölgesine çekme.
22.
Elleri Kenetleme: Kenetlenmiş eller kişinin olumsuz bir yaklaşımıdizginlemeye çalıştığını gösteren bir hayal kırıklığı hareketidir.
Ayrıca eller yüksekteyse kişinin olumsuz duygularının derecesi arasında
bir ilişki olabilir. Yani eller yüksekteyken kişinin kontrol edilmesi konuma
göre daha zor olabilir.
23.
Çatı şeklinde eller: Genellikle üst/ast etkileşimi içerisinde kullanıldığınıve kendine güven veya «ben her şeyi bilirim» tavrını gösteren bağımsız
bir hareket olarak gösterilir.
Yüksek çatı, konuşmayı gerçekleştiren.
Alçak çatı, dinleyici.
24.
1.5.2. Kol HareketleriKol kavuşturma: Bir canlının
kendisini güvende hissetmediği
zaman bir cismin arkasına
sığınması doğal bir korunma
davranışıdır.
Olumsuz, savunmaya yönelik
bir tavırdır ve kişinin kendisini
tehdit altında hissetmesinin en
açık işaretidir.
25.
1.5.3. Bacak Hareketleri• Otururken ayak bileklerini üst üste koymak, hazır oluşun ve öz
kontrolün ifadesidir.
• Öte yandan bacak bacak üzerine atmak hazır bulunmayışın ve mutabık
olmayışın işaretidir. ( duruma göre karşılıklı incelik ve zerafet te
olabilir)
• Ayak kilitleme hareketi ise neredeyse sadece kadınlar tarafından
kullanılır. Bir ayağın üst kısmı savunma tavrını güçlendirmek amacıyla
diğer bacağın etrafında kilitlenir ve bu hareketle karşılaştığımız da
kadının tamamıyla kabuğuna çekildiğini anlamına gelir.
26.
1.6. Oturma Şekilleri• Beden duruşu
Dik bir oturuş, dik bir duruşta olduğu gibi canlılık ve hayat enerjisi
ifadesidir. Ayrıca kararlılık ifadesi verir.
Çökük bir oturuş çekingenliği ve kişinin azalmış hayat enerjisini gösterir.
• Kaplanan Alan
Bazı insanlar arkalarına yaslanırlar, oturdukları alanın bütününü
kaplarlar ve durumdan memnun oldukları, uzun süre o yerden
kalkmayacakları izlenimi verirler. Buna karşılık bazı kimseler ise
bulundukları sandalye veya koltuğun ucuna ilişirler, bütün ağırlıklarını
bacaklarına verirler ve adeta diken üzerinde otururlar ve böylece
çekingenliği dile getirirler.
27.
• Bacak ve Ayakların Kullanılış BiçimiOturma sırasında ayaklar ve bacaklar yük altında olmadıkları için doğrudan
herhangi bir görevleri yoktur. Bu sebeple oturan bir insanın bunları kullanması
birçok anlam taşır.
Bacaklar diz kapağından kırılarak içeriye çekilir ve ayaklar sandalyenin altında
tutulursa, bu kişinin bulunduğu ortamdan çok hoşnut olmadığı; söylenmesi
gereken bazı şeyleri henüz söyleyemediğini veya söylemek istemediğini
gösterir.
Ayağın sandalyenin kenarına takılarak veya bazen dolanarak oturulması daha
yüksek bir iç gerginliği yansıtır.
Oturan kişi geri yaslanmış, eller başın arkasında kenetlemiş ve bacakları da 4
şeklinde kilitlenmişse kişi kendini bulunduğu ortamda üstün hissediyordur.
Otururken hazır olma hareketinde ise, omuzlar dik, kaplanan alan çoğunlukla
sandalye veya koltuğun ucunda, eller dizleri ya da bacakları kavramış halde,
söylenecek konulara ve verilecek görevlere hazır oldukları sinyalini verirler.
28.
29.
• Oturmak için Seçilen YerOdaya girildiğinde kapıya en
yakın koltuk ve sandalyeye
oturanların özgüvenleri düşük
kimseler olduğunu, merkeze
yakın yer seçenlerin
özgüvenlerinin yüksek olduğunu
ortaya koymuştur.
Ayrıca oturma düzeni de
önemlidir.
30.
2. Mesafeler ve MekanlarÇevremizdeki kişilerle aramızdaki mesafeler ilişkilerimiz hakkında fikir
verebilir ve sözsüz iletişim işareti olarak değerlendirilebilir.
• Mahrem Mesafe
Cilt temasından başlayıp bedenimizden 45 santim uzaklığa kadar olan
mesafe. Bu alana çocuklar, sevgililer, eşler, en iyi dostların girmesine izin
verilir.
• Kişisel Mesafe
45 santim ile 120 santim arasında olan mesafe. Kişisel mesafe kısa
tutulduğunda konuşulan kişiye istenildiğinde dokunulabilir.
31.
• Sosyal Mesafe120 santim ile 2 metre arası. Genellikle resmi ilişkilerde ve iş hayatında
sosyal mesafe kullanılır.
• Kamusal Mesafe
2 metreden ötesidir. Burası topluma açık, tanımadığımız kişilerle
ayırdığımız iletişim alanıdır.
32.
3. Dış Görünüş• Bir kişinin dış görünüşü, giyim tarzı, kullandığı aksesuarlar, kişisel
bakımı, gözlükleri çevresine belirli mesajlar iletmektedir.
• Kişilerin dış görünüşüne bakarak onların; ekonomik durumları, eğitim
düzeyleri, güvenilirliği, sosyal konumu, kültürel temeli, başarısı, ahlaki
değerleri vb. özellikleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacak
iletişim sinyalleri alabiliriz.
• Fiziksel görünüm birbirini hiç tanımayan kişilere olan ilk tutumları
olumlu yönde etkileme özelliği olsa bile, diğer özelliklere kıyasla uzun
vadeli ilişkileri olumlu yönde etkileme özelliği sınırlı görünmektedir.
33.
4. Renkler• Renklerin insan psikolojisi üzerine yadsınamayacak kadar büyük bir etkisi
vardır.
Yeşil: doğanın ve baharın rengidir. Yaratıcılığı körükler. Huzuru ve üretkenliği
temsil eder. Güven ve rahatlık verir. Sakinleştirici etkisi vardır. ( Bankalar
logolarında çok kullanır güven için )
Kahverengi: Sağlamlık, güvenilirlik, rahatlık, dayanıklılık, basitlik ve dostluğu
simgeler. Toprağın yani bereketin rengidir. Gerçekçiliğin, plan ve sistemin
rengidir. Kıyafetlerde çok tercih edilmez çünkü pek dikkat çekmez.
Kırmızı: Hiçbir renk kırmızı kadar dikkat çekmez. Canlandırıcı, kışkırtıcı ve
heyecan verici bir etki yaratır. Tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Aşkın
ve arzunun rengidir.
Yorgunluğu artırır ve sinirlerin daha fazla gerilmesine sebep olabilir. Ayrıca
iştah açar. Fast food zincirlerinin rengidir.
34.
Sarı: Güneş rengi olduğu için kişinin günlük hayatına hakim olan renktir.Açık sarı huzur verir. Ayrıca hüzün ve özlemin rengidir.
Koyu sarı ise korkaklığı, hastalığı, ihaneti ve aldatmayı çağrıştırır.
Turuncu: Sosyalliği ve iyi huyluluğu artıran bir renk olan turuncu, hayatı
daha mutlu olarak algılamayı sağlar. Depresyona karşı bir ilaçtır. Neşe ve
bilgelik sembolüdür.
Mavi: Gökyüzünün ve denizin simgesidir. Görüntü olarak sakinliği ifade
etmesine rağmen, geniş alanlarda kullanıldığında kasvetli bir görüntü
verir. Yeme içmeyi engellediği için yemek odalarında kullanılmaz.
Kan basıncı ve nabız oranını yavaşlatır.
Beyaz: istikrarı, devamlılığı ve temizliği simgeler. Nazik, yumuşak,
alçakgönüllü ve asil bir renktir.
Masumiyet, saflığı ve iyiliği simgeler.
35.
Pembe: yaşam dolu, mükemmel ve enerji veren bir renktir. Sağlıklıolmanın ve daima genç kalmanın ifadesidir. Pembe çekicidir, hünerlidir.
Siyah: gücü ve tutkuyu temsil eder. Hırsın da bir ifadesidir. Bizde ve
Batı’da siyah matemi simgelerken, Japonya’da mutluluğun simgesidir.
Fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırır, ışığı yok eder.
Konsantrasyonu en çok getiren renktir.
36.
BEDEN DİLİ ÖRNEK İNCELEMESİ37.
• İSRAİL – AMERİKA – FİLİSTİN LİDERLERİNİN KAPIDAN GEÇME SAVAŞI• Kapıdan önce geçen bir sonraki geçenin üstünlüğünü kabul etmiş
sayılacaktır.
• Bundan dolayı Filistin lideri ve İsrail lideri uzun bir süre boyunca
birbirlerini itmeye varan davranışlar sergilerler.
• Sonuç olarak Amerika adına Clinton gelerek ikisini de kolları arasına
alıp içeriye birlikte sokar. Burada Amerika patron benim ve sizler
benim himayem altındasınız der.