Kopuz eşliğinde şarkı söyleyen ozanlar
Orta çağlarda ve batılı ülkelerde ruhlarına şeytan girdi diye akıl hastaları, insanlık dışı ağır işkencelere maruz bırakılırken
30.55M
Категория: МузыкаМузыка
Похожие презентации:

Türk Müzik Kültürü

1.

Türk müzik kültürü

2.

Müzik malzemesi, insan doğmadan
milyonlarca yıl önce hazırdı. Çünkü
doğa, sonsuz bir “sesli malzeme”dir.
Gök gürültüsü, yer kayması, yer
sarsıntısı, suyun akışı ve çalkantısı,
havanın dar boğazlardaki hareketi
gibi olaylar, doğadaki sayısız sesler
ve titreşimlerden bir bölümünü
oluşturur.

3.

.
Türk müzik tarihi de kendi bünyesinde,
kendine has ve kendi ürettiği biçimi ile genel
müzik tarihi içinde yerini aldı. Türk müzik
tarihi hem Türklerin tarih boyunca müzik ile
olan her türlü ilgisinin hem de Türk müzik
sistemi ile bu sisteme karışan her türlü
müziğin teknik gelişmelerinin incelenme
tanımlanabilir.

4.

Türkler çok geniş bir coğrafyada, çok çeşitli devletler kurmuş ve ya
bünyesinde birbirinden farklı hayat tarzı barındıran büyük bir millettir.
Türk müziği tarihi denildiğinde aslında hangi Türk Boyu’nun hangi
dönemine ait müziğin anlamımıza gerektiği de ayrıca önemli bir
sorudur. Türk müziğinin son sekiz yüz yıllık tarihini sadece yazılı
kaynaklara dayanarak incelememize bakılırsa daha önceki dönemlere
ışık tutmamız hayli zor görünüyor.

5.

Türk müziğinin bugünkü özellikleri, Türklerin Orta Asya’dan beri geliştirdikleri Selçuklu ve
Osmanlı döneminde belirginleşen detaylardan oluşmaktadır. Türk Müziği Tarihi’nde hazırlık
dönemi genel hatlarıyla İslamiyet öncesi dönem ve İslamiyet Sonrası dönem olarak ikiye
ayrılmaktadır.

6.

İslamiyet öncesi dönemde din (Şamanizm, Budizm) ve kültürlerin müzik büyük
etkileri görülmektedir. M.Ö.8. yüzyılı kapsayan bu dönemde kopuz eşliğinde şarkı söyleyen
ozanlara rastlıyoruz. Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte dini müzik İslam karakter
kazanmıştır. Makam müziğinde büyük gelişmeler yaşanan bu dönemde, Geleneksel Halk
müziğinde de gelişmeler yaşanmıştır
Musiki, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevrelerinde birbiriyle ilişkili, fakat
karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişmiştir. Osmanlı’nın son dönemindeki modernleşme
hareketleriyle Batı etkisi görülmeye başlanmış, bu etki Cumhuriyet döneminde daha da
artmıştır.

7. Kopuz eşliğinde şarkı söyleyen ozanlar

8.

Sanatkar Padişahlar
Osmanlı padişahları sanatçı ve ilim adamlarını koruyup kollayan büyük
hükümdarlardı. Her biri büyük bir âlim olan bu padişahların bu insanları
korumalarının yanında sanatçı ruhu sahip olanları da vardı.
Sanatçı olan padişahlar şunlardır:
Sultan Dördüncü Murad (1612-1640): şiir ve musiki ile yakından ilgilenen
birisidir; saz ve söz besteleri vardır.
Sultan Birinci Mahmud (1696-1754): dev bestekârlar yetişmiştir.
Sultan Abdülaziz (1830-1876): ney ve lavta çalardı. Sultan Abdülaziz'in oğlu
Şehzade Osman Efendi (1874-1927) klasik formun en değerli bestecileri
arasındaydı. Kız torunu Sultan Gevheri ise hem değerli bir bestekâr, hem de usta
bir sazendeydi.
Sultan Mehmed Vahdeddin (1861-1926): piyano ve kanun çalardı. Eserlerinin
önemli bölümü şarkı türünde olup hepsi günümüze kadar gelmiştir.

9.

Sultan Üçüncü Selim (1761-1807):
28. Osmanlı padişahı olan Üçüncü
Selim
Türk
musikisinin
en
büyük
bestekârlarından birisidir. Ney üfleyip, tambur
çalan padişahın hem şehzadelik, hem padişahlık
yılları Türk musikisinin en parlak dönemini
oluşturur. Döneminde yeni makamların
bulunmasına yol açmış ve musikiye çok önemli
gelişmelerin yaşanmasına olanak sağlamıştır.
"İlhami" mahlası ile şiirler yazmış ve bu şiirleri
bir
divanda
toplamıştır.
Suzidilara,
Arazbarbuselik, Nevahent, Kürdi, Şevkefza,
Nevabuselik, Rast-ı Cedid gibi makamları
düzenlemiş; Ayin, Durak, Peşrev, Kar, Murabba,
Beste, Ağır Semai, Yürük Semai, Şarkı,
Köçekce ve Saz Semaileri bestelemiştir.

10.

Türk müziği
Şehirlerde, Saray çevresinde
ve konaklarda: kâr, beste,
semai, şarkı gibi çeşitleri
icra edilir.
Tekkelerde: naat, ayin,
durak, ilahi, nefes, niyaz.

11.

Köylerde: türkü, bozlak,
uzun hava, zeybek, oyun
havası.
Kışlalarda: mehter müziği
olarak tanımlanır.

12.

13.

SAZ NEDİR ?
Tezeneyle çalınan, gövdesi şişkin,
ince, uzun sapı olan, telli halk çalgılarının genel
adı. Sazın gövdesi genellikle kestane ve dut
ağacından tek parça oyularak yapılır; sapı da
gürgenden yapılır ve gövdeye sonradan eklenir.
Sazlar, büyüklüklerine ve tellerinin
sayısına göre adlar alırlar. En küçük olan cura;
orta boy olan bağlama; en büyüğü ise meydan
sazı, âşık sazı ya da çöğür de denilen divan
sazıdır.
Türklerin en eski çalgılarından olan
saz, elektronik kültürün etkisiyle değişime
uğrayarak elektronik saz olarak da var olmaya
devam etmiştir. Günümüzde “saz” sözcüğü her
tür müzik aletini ifade etmek için de
kullanılmaktadır.

14.

Kemençe
Kemençe klasik kemençe ve karadeniz kemençesi gibi türleri bulunan, ülkemizde
yaygın olarak Doğu Karadeniz bölgesinde çalınan 3 telli bir çalgıdır. Özellikle Giresun, Trabzon,
Rize, Artvin, Ordu, Gümüşhane ve Sivas illerinde çalınmaktadır. Görünüşü itibari ile kemana
benzeyen kemençenin keman türü çalgılarla akraba olduğu da sanılmaktadır.
Türlerine göre kemençeler
1.Klasik kemençe: Tırnak ile çalınan, klasik türk müziğinde kullanılan yaylı bir çalgıdır. Sağ el ile
yay tutulurken, perdelere sol ile basılırak çalınır. Kemençede bulunan 3 telin en pesten tize doğru
sırası ile yegah, rast ve neva telleri bulunmaktadır. Karadeniz kemençesinden hem ses hem de
kullanıldığı alan açısından farklılıklar gösterir.
2. Karadeniz kemençesi: Türk halk müziği çalgısı olan kemençe bugün ülkemizde yaygın olarak
kullanılan ve bilinen kemençe türüdür. Kemençede bulunan 3 telin en kalından inceye sırası ile
bam teli, sağır teli ve zil teli ile adlandırılmaktadır.
Kemençe yapımı
Kemençe için en uygun ağaçlar dut, ceviz ve kızılağaçtır.
Kalın sesli kemençeler için, erik, kiraz, karaağaç gibi ağaçlar,
Orta sesli kemençeler için ardıç ve benzeri ağaçlar,
İnce sesli kemençe için armut, ayva, portakal, elma, kayın, selvi gibi ağaçlar uygundur.

15.

Ney
Türk Klâsik Müziği’nin yegâne üflemeli
çalgısı ve Türk Tasavvuf Müziği’nin baş
sazıdır. Tüm tekke mûsikîsinde bendir
ile birlikte cevâz gören tek müzik âleti
ney olmuştur. Mevlevî Âyinleri
neylerin ve kudümlerin iştirâkleri ile
yapılır. Eğer bulunursa diğer
çalgılardan da birer tane yer
almaktadır.
Ney ses rengi olarak insan sesine en
yakın çalgılardan biridir. Her türlü
müzikâl motifi icrâ etmeye imkan
tanır. Üç oktavlık ses sâhası içindeki
tüm sesleri, nefes şiddetini veya
dudağın başpâre ile yaptığı açıyı
değiştirmek sûretiyle koma koma
(hattâ cent cent) verebilir.

16.

Müziğin tedavi gücü
Müziğin psikolojik rahatsızlıklar üzerindeki tedavi edici etkisi ilk
çağlardan bu yana bilinen bir yöntemdir. Osmanlılarda müzikle
tadavi en parlak dönemlerinden birini yaşamıştı.

17. Orta çağlarda ve batılı ülkelerde ruhlarına şeytan girdi diye akıl hastaları, insanlık dışı ağır işkencelere maruz bırakılırken

Sultan 2. Bayezit Edirne’de 1488’de
mimar Hayrettin’e inşa ettirdiği
külliyenin darüşşifa (akıl hastanesi)
bölümünde hastaları müzikle tedavi
ettiriyordu.
Müziğin tedavi gücü, aslında
Osmanlı Türk ruh hekimlerinin bir
buluşu değildi. Fakat, bilimsel
çalışmaları ile ruh hekimliği alanında
da, çağdaşlarına göre yüksek düzeye
ulaşmış Osmanlı Türk ruh hekimleri,
hastaların müzikle tedavi konusunda
bir hayli ileri gitmiş, İbn-i Sinâ,
Farâbi gibi Türk bilginlerinin
öncülüğünü yaptığı müzikle terapi,
günümüz modern tıbbına da ışık
tutmuştur.

18.

19.

Barış Manço
Türk şarkıcı, besteci, söz yazarı ve TV
programı yapımcısı. Türkiye’de rock müziğin
öncülerinden,
Anadolu
Rock
türünün
kurucuları arasında sayılır. Müziğe başlangıcı
Galatasaray Lisesi’nde oldu.
Yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet
Akademisi’nde tamamladı. Bestelediği 200’ün
üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve bir
platin albüm ve kaset ödülü kazandırdı. Bu
şarkıların bir bölümü daha sonra Arapça,
Bulgarca, Flemenkçe, Almanca , Fransızca,
İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak
yorumlandı ve Barış Manço, kimi şarkılarını
günlük hayatından aldı. “Domates, Biber,
Patlıcan”, buna bir örnektir. Hazırladığı
televizyon programıyla dünyanın pek çok
ülkesine gitmiş, bu nedenle “Barış Çelebi”
olarak adlandırılmıştır.

20.

Sezen Aksu
Ünlü Türk Pop Müziği'nin en büyük
isimlerinden birisi olan, şarkıcı, şarkı sözü
yazarı ve besteci.
Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda
bırakarak profesyonel sarkıcılığa başladı.
1970'lerin ortalarında 'Kaybolan Yıllar', 'Gölge
Etme' gibi sarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının
çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini
yazdı. İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu
denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle
dikkat cektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı
muzikallerdeki 'Sen Ağlama 'Geri Dön', 'Dağlar
Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi.
Sonraki 'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı.
Sezen Aksu'nun albümleri: Serçe, Ağlamak
Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu
'88, Sezen Aksu Söylüyor, Gülümse, Deli Kızın
Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül
Bahçeleri, Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı,
Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim Oğlum),
Deliveren, Şarkı Söylemek Lazım.

21.

Tarkan
Tüɾk
şaɾkıcı,
şaɾkı sözü
yazaɾı,
besteci,
pɾodüktöɾ
ve aɾanjöɾ.
15 yaşında aslen Rizeli olan ailesiyle
beraber Almanya’dan Türkiye’ye geldi.
Henüz 13 yaşındayken babasının isteğiyle
beraber müzik eğitimi almaya başladı. İlk
albümünü 20 yaşındayken çıkardı. 22
yaşındayken Sezen Aksu’nun da
yardımıyla ikinci bir albüm çıkardı.
Albüm adeta yok sattı. Tarkan tüm
Türkiye tarafında hızla tanınmaya ve
konuşulmaya başladı.
Aynı zamanda 1994 senesinde çıkardığı ”Aa
Acayipsin” albümü Avrupa ülkelerinde 1
milyona yakın sattı. 2003 yılındaysa ”Dudu”
adlı albümü Rusya’da 900 binden fazla satış
rakamına ulaştı. Bu hızla çıkışı aynı zamanda
reklam tekliflerini de beraberinde getirdi.
2001’de Pepsi, 2004 Opet, 2006 Avea olmak
üzere daha birçok reklam şirketinin marka
yüzü oldu.

22.

Toygar Işıklı
Türk müzisyen. Daha çok film ve dizi
müziği çalışmaları yapmaktadır.
1974 yılında Gölcük’te doğan
müzisyen,
ilk-orta-lise
eğitimimi
Karamürsel`de ve Gölcük Barbaros Hayrettin
Lisesi`nde tamamladı. Lisans eğitimini
Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü
Şan anadalından mezun olarak tamamlayan
besteci, ardından Müzik İleri Araştırmalar
Merkezi Kompozisyon ( Bestecilik ) master
programından mezun oldu. Halen İ. T. Ü .
Müzikoloji ve Müzik Teorisi Doktora
programına devam etmekte olan müzisyen, tüm
bu eğitim dönemimde, Klasik Batı Müziği, 20.
yy müziği, Caz, Klasik Türk Müziği üzerine
Hasan Uçarsu, Kamran İnce, Pieter Snapper,
David Osbon, Şehvar Beşiroğlu, Nail
Yavuzoğlu gibi önemli besteci ve hocalar ile
çalışmalarda bulundu.

23.

Sonuç
Müzik, insanın, yaşamının her döneminde iç içe
olduğu bir olgudur. İşitme yeteneği kazanıldığı
andan itibaren yaşama giren müzik, ana kucağında,
beşikte, evde, sokakta, okulda, taşıt araçlarında,
radyo-televizyonlarda, sinemalarda, tiyatrolarda,
konser salonlarında, tören ve toplantılarda insanın
yanı başında yer alır, onu kucaklar, sarar, etkiler.
Fark edilmese bile yaşamın vazgeçilmez bir parçası,
doğal bir unsurudur.

24.

Müziğin insan yaşamındaki yeri ve önemini en çarpıcı biçimde ifade
eden Ulu Önder Atatürk olmuştur. Atatürk, 14 Ekim 1925’de İzmir Kız
İlköğretmen Okulu’nda öğrencilerle görüşürken, “Hayatta mûsikî lâzım
mıdır?” şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermiştir:
“Hayatta mûsikî lâzım değildir, çünkü hayat mûsikîdir. Mûsikî ile ilgisi
olmayan yaratıklar insan değildir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise
müzik kesinlikle vardır. Mûsikî, hayatın neş’esi, rûhu, sevinci ve her
şeyidir” (Uçan 1996).
English     Русский Правила